top of page

“İran’da yeni bir devrim yakın”

  • ayberkerdogan34
  • 13 Oca 2023
  • 5 dakikada okunur


31 yaşında olan Sara Abdi, üç yıl önce Türkiye’ye ayak bastı. Türkiye’de hayata tutunmaya çalışan ve baristalık yapan İranlı kadın, ülkesinde yaşadığı sürece değinirken ülkesi hakkında bilgilerini aktardı: “Ben Sara Abdi, 31 yaşındayım. Üç yıl önce Türkiye’ye geldim. Gelmeden önce İran Tarhan’da yaşıyordum. Azad Tahran Üniversitesi Sanat ve Mimar Fakültesi, Tiyatro bölümünden mezun oldum. İran’da aktör olarak çalışıyordum. Bundan sonra Sinema akademisine gittim. Sonrasında kısa bir dönem barista olarak çalıştım” dedi.



“İran’da zenginsen istediğini yapabilirsin”


İran’ın İslam rejimiyle yönetildiğini ve İran’da kadınların ne kadar zorlu bir yaşam sürdüğüne dair tecrübelerini aktaran Abdi “İran’da kadın olmak bir suç gibi. Türkiye’de hükümet nasıl baskılıyorsa İran’da İran hükümeti daha fazla baskılıyor. İran’da eğer zenginsen istediğini yapabilirsin. Örneğin, parayla bir polis memurunu satın alabilirsin. İran’da eğer politik bir aktiviten olmadığı sürece hükümetin seninle ilgili bir problemi yok. Eğer türbanın biraz açıksa, seni uyarırlar ve para cezası alırsın ve bu aslında büyük bir şey değil. Bazen durum böyle olmaya bilir. Aslında bu konular biraz karışık. Açıklayabileceğim kadar basit değil” ifadelerine yer verdi.


“Devrimden sonra da iş hayatında çok kadın var”


İran’da kadınların devrim öncesinde de sonrasında da iş hayatında yer edindiğini dile getiren Sara Abdi, İslam Devrimi’nden sonra hükümetin bunu değiştirmeyi denese de başarılı olamadığını ifade eden Sara Abdi; “Üniversite’de kadınlar ve erkekler karma eğitim görüyor. Bu aslında Üniversitelere göre değişmekte. Örneğin benim okuduğum üniversitede karma eğitim vardı. Kıyafet yapımı gibi küçük üniversite bölümlerinde kadınlara ayrı eğitim verildiğini duymuştum. Üniversite dışındaki eğitim kademelerinde anaokulu hariç kadın ve erkek ayrı eğitim görüyor. Okuduğum üniversite diğer üniversitelere göre daha sekülerdi ama 12 sene öncesinden bahsediyorum. Üniversite zamanlarımda aktörlük yapıyordum. Üniversiteden sonra kısa filmler yaptım. İran’da çalışmak kadınlar için zor değil. İran’da kadınlar için bazı sorunlar var ve bunlardan bazıları türban, bir erkeğin izni ile ülkeden ayrılabilmesi ve boşanma gibi hakları. Köyde olsan bile bir kadın olarak iş bulabilirsin. İslam Devrimi’nden önce de iş hayatında çok kadınlar vardı, devrimden sonra da bu böyle devam etti. Hükümet bunu değiştirmeyi başaramadı. İran’da kadınlar türban taktığı andan itibaren iş bulabiliyor” dedi.






“İran’da hükümetin gözünde kadınların hakları yok”


İran’da hükümetin kadınlara bakış açısına değinen Sara Abdi; “Suudi Arabistan, kadınlarına birkaç yıl önce seçme hakkı ve ehliyet alma hakkı verdi ama birkaç yıl geçmesine rağmen hala oy vermeyen ve ehliyet sahibi olmayan kadınlar var. Bunun sebebi de böyle bir bilince hiç sahip olmamaları. İran’da biz kadınlar olarak bu bilince sahibiz. Devrimden sonra gelen hükümet bizim kültürümüzü değiştirmeye çalıştı ama çok geç kalmışlardı. Çünkü bizim kültürümüzde kadınlar toplumda arka planda değildir. Suudi Arabistan’da bu haklar önceden verilmediği için kadınlar şu anda da bu haklara sahip olmayı hak etmediklerini düşünüyorlar. İran’da hükümetin gözünde kadınların hakları yok. Bizim ülkeden çıkma hakkımız babamız veya eşimiz izin vermediği sürece yok. İran’da bir kadın olarak eşini boşayamazsın sadece eşin seni boşar. Mesela kadınlar eşinden şiddet görürse veya tartışırsa veya eşinin madde bağımlısı olsa bile mahkemeler kadına diyor ki, biz eşine durumun böyle olmadığını kanıtlaması için bir sene müddet vereceğiz. Kırk yıl önce İran böyle değildi, devrimden sonra bu hale geldi” dedi.


“İran hükümeti her halka kendi ideolojisini dayatıyor”


Devrimden sonra gelen hükümetin, kendi ideolojisini İranlılara dayatma çabasında olduğundan bahseden Abdi; “İran’da aileler çocuklarını kız veya erkek diye ayırmıyor, böyle bir şey bizim kültürümüzde yok. İran hükümeti, Arap kültürünü biz İranlılara dayatmaya çalışıyor. Bu maalesef ki İran hakkında bilinmeyen bir gerçek. İran aslında çok uluslu bir ülke. İran’da Farslar, Kürtler, Azeriler, Türkler gibi birçok etnik halklar var. Bu halkların kendi aralarında hiçbir sorunu yok. Her halktan insan kendi dilini konuşabiliyor fakat devletin resmi dili Farsça olduğu için kamusal alanlarda Farsça konuşuluyor. Dediğim gibi kimse birbirinin etnik kimliğinden dolayı düşmanlık yapmıyor ama İran hükümeti her halka kendi ideolojisini dayatıyor. Azeriler gururlu oldukları için kendi aralarında Azerice konuşuyor. İran’da kitap yayınlamak istersen sadece Farsça yayınlayabiliyorsun. Okullarda yabancı dil olarak Arapça ve İngilizce öğreniyoruz. Onun dışında başka seçeneğimiz yok. İran’da 25-30 dil var ama okullarda sadece yabancı dil olarak Arapça ve İngilizce seçeneğin var. Eğer Arapça ve İngilizce dışında yabancı dil öğrenmek istersen özel kurumlarda eğitim alabilirsin. İran’da aile içinde

Arap kültürü değil Fars kültürü devam ediyor” diye konuştu.


“Bunun nedeni İslami rejimdir ”


İran’da insanların genel olarak agresif olduğunu ve bunun nedeninin en temelinde baskının olduğunu vurgulayan Abdi; “İran’da insanlar genel itibari ile sinirli ve bunun nedeni insanlar üzerinde çok baskının olması ve ekonomik şartların iyi olmamasından kaynaklanıyor. İran, dışarıdan bakıldığında herhangi bir Arap ülkesi gibi gözüküyor. Bunun nedeni İslami rejimdir. İran hükümeti, devlet gücüyle Arap-İslam ülkelerinin kanunlarını bize uyguluyor. Araplarda çok eşlilik olduğundan dolayı Arap-İslam ülkelerinde böyle bir durum yadırganmıyor ama İran’da bu durum halk arasında hoş karşılanmıyor. Benim İran’daki çevremde çok eşlilik yapan insana rastlamadım. Örneğin kendi ailemde, babam ikinci bir evlilik yapsa, annem kalp krizi geçirir. Böyle bir şeyi kadınlar kabul etmese bile İran’da çok eşlilik yasal. İran’da akraba evliliği de yasal ve halk arasında da yaygın ama benim ailemde bu hoş karşılanmıyor. İran’da Arap sınırına yakın bölgelerde daha çok Arapça konuşuluyor, o bölgelerde çok eşlilik yaygın. O bölgelerde namus ve töre cinayetleri de yaygın. Tahran’da ise bu tip namus, töre gibi olgular halk tarafından umursanmıyor” ifadelerine yer verdi.


“Çocuk evliliği maalesef yasal”


İran’da çocuk evliliğinin yasal olmasından bahseden Abdi; “İran’da maalesef çocuk evliliği yasal. Bu daha çok Güneybatı yani Irak sınırına yakın bölgelerde yaygın. Arap kültürüne sahip olan bir ailede, bir kız çocuğu olarak dünyaya gelirsen hayatın İran’ın diğer bölgelerindeki kadınların hayatından daha zor olabiliyor. Çünkü sadece İran hükümeti tarafından değil, ailen tarafından da hayatın zorlaştırılabiliyor” dedi.


“Kimin polis olduğunu ayırt edemezsiniz”


İran’daki protestolar ve nedenlerine değinen Sara Abdi, hükümetin İslam rejimi ile İran’ı daha fazla bu şekilde yönetmelerinin mümkün olmadığını şu cümlelerle dile getirdi; “Şu andaki protestolardan önce de protestolar oluyordu. Fakat hükümetin elinde çok fazla güç var ve psikolojik olarak da savaşıyorlar. Öyle bir psikolojik savaş veriyor ki, sokakta kimin polis veya devrim muhafızı olduğunu ayırt edemezsiniz. Taksiye bile binseniz rahat hissedemiyorsunuz çünkü taksi şoförü bile hükümete çalışan gizli servis elemanı olabilir. Şu anda ise ekonominin durumu çok kötü olduğu için ve baskılar aşırı yüksek düzeye çıktığı için insanlar şu anda yaşadıklarını değil, öldüklerini düşündüğü için ‘kaybedecek bir şeyimiz yok’ diyerek protestolara destek veriyorlar. İnsanların birlikte hareket etmesi yavaş yavaş olan bir şey. Baskılar birkaç yıl önceye göre daha da arttı ve ekonomik sebepler daha kötüye gittiği için insanlar daha fazla birbirine kenetlendi ve kendi içinde daha da örgütlendi. Eğer İran’da isen bir problemin elbet olur. Çünkü bu problemleri hükümet çıkarıyor. Eskiden belki bir problem üzerinden protesto oluyordu ama şu anki protesto, her sorunu oluşturan sisteme karşı. Dört yıl önce benzin fiyatları şu ankinden beş kat daha ucuzdu, ev kiraları daha düşüktü. Dört yıl önce bir polisin bir kadını türbandan dolayı tutuklama oranı şu ankinden daha azdı. Ben İran’da türbandan dolayı üç kere yaptırıma uğradım. İlkinde, karakola götürdüler ve arabamı kırk günlüğüne trafikten menettiler. Fotoğrafımı çektiler ve para cezası verdiler. İkincisinde ise, beni türban kursuna gönderdiler. Orada bazı kişiler gelip Kuran hakkında konuştular. Türbanın kadınlar için iyi olduğunu, türban takmazsak erkeklerin tacizine uğrayabileceğimizi söylediler. Sonrasında da tekrar para cezası ödeyip serbest kaldım. Fakat şu anda hükümet, İslam konusunda daha katı bir tutum sergileyerek baskıyı daha da arttırdılar ve bu yüzden bütün bu protestolar oldu. İnsanların sabrını taşıran son olay Mahsa Amani cinayeti oldu. İran’da yeni bir devrimin yakın olduğunu düşünüyorum. Çünkü hükümetin İslam rejimi ile İran’ı daha fazla bu şekilde yönetmeleri mümkün değil” diyerek konuşmasını noktaladı.

 
 
 

Komentar


bottom of page